Ramazan CEYLAN
raceylan@hotmail.com
MADEM ÖYLE, BU BİR VEDA YAZISI
18/01/2011 “Bazen kendime bakıyorum; ettiklerimi hatırlıyorum. Ümitsizliğe kapılıyorum. Ben nasıl bu halimle cennete layık görülürüm ki? Peygamberlerin yürüdüğü durakları nasıl adımlarım ki?” Yıllardır içimde akıp durur şu cümle: “Hiç kimse sınanmadığı günahın masumu saymasın kendini.” Bugünlerde, bir eğitim projesi kapsamında sıkça gittiğim cezaevlerindeki mahkumlar karşısında iyice iliklerime işliyor bu cümle. Konuşma yapmadan önce, hangi tür tutuklu ve mahkum olduğunu söylüyorlar bana. Katiller, hırsızlar, gaspçılar, kapkaççılar, cinsel suçlular… Karşımda sakince beni dinleyen yüzlerce adam. Bir “dışarıda”ki kendime bakıyorum, bir “içerdeki” adamlara… Kim bilir hangi öfke hançerinin ucunda, bir an kendilerini kaybedip katil oldular… Hangi sabır sınavını son anda kaybettiler kim bilir? Belki de onların kaybettikleri noktadan çok önce kaybedeceklerden biriyim ben? Kim bilir hangi yakıcı şehvet fırtınasına tutulup yüz kızartıcı bir tecavüzün ortasına sürüklendiler? Ya ben ne ederdim böyle bir durumda? Köşeye sıkıştırılmışken, duvara tırmanmaya zorlanmışken, öfke cinneti hücrelerimi ateş gibi yalayıp dururken, hemen parmağımın altında bir tetik hazır beklerken, ben, sen, biz ne ederdik? “Masum değilim” diyorum onlara. En iyi bildiğim, en emin olduğum cümle bu. Buraya yazışım da edebiyat olsun diye değil. “Evet, katil değilim, hiç adam öldürmediğim için değil, henüz sınanmadığım için.” “Hırsız değilim, bir şey çalmadığım için değil, çalmak zorunda kalacak çaresizlikle denenmediğim için.” Herkesin alkışlayacağı, hayranlık duyacağı bir tercih de bir bıçak sırtına koyar seni. Bu konuda gizliden gizliye en az iki adama hayranlık duyarım. Birisi harbiliğine bizzat tanık olduğum Volkan Konak. Milyon dolarlık Cola reklamını tek kalemde geri çevirmesi muhteşem… Oysa, ne ayıplanacaktı ne de hakkı olmayan bir şeyi alacaktı. Ama “ilke”sinin yanında durdu Volkan Konak. Paranın sürpriz çıkışı, kaçımızın ilkeli duruşu için belirlediği gerekçeleri yerinden etmez ki? Sımsıkı dururken ya da öyle durduğumuzu sanırken, aniden esiveren sıcak şehvet rüzgârı vidalarımızı gevşetmez mi? Titremeye başlamaz mıyız cazip bir teklif karşısında? Oradan buradan yeni gerekçeler üretmeye yeltenmez miyiz? Helal olsun Volkan Konak’a. Birisi de Kenan Sofuoğlu… Kolay mıdır, eline düşüvermiş 800 bin TL’ye (eski hesap 800 milyar) bir çırpıda “haram”dır deyip arkasını dönmek? En azından, ara formüller ve nadir fetvalar arayacak kıvırtmalar yapmaya kalkışamaz mıydı? Ne bileyim; adının verildiği kurumlar gibi patika yollara paça sıvasaydı ya… Helal olsun delikanlı Kenan’a. *** *** Hani bir sahabenin, Peygamber’den (asm) çok ciddi bir konuda çok ağır bir azar işittiğinde, “keşke o olaydan sonra Müslüman olsaydım!” deyişi var ya, ben de öyle haykırmak istiyorum. Öncesinde ve sırasında Müslüman oluşumdan utandığım isyanlarım var. Ama… Ama… Şimdi burada vazgeçilmez bir bedenin içinde yürüyor olmak vazgeçiriyor beni itiraftan. Son nefesin dibine kadar üzerine titrediğim itibarım tutuyor elimden itiraflarımın. Ben bana “sırdaş” olarak kalıyorum. Kendi içime kıvrılıyorum çaresiz. Aynadaki ben ve aynaya bakan ben karşılıklı susuyoruz, utana sıkıla. 31 Aralık 2010 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Desinler diye... - 09/08/2015 |
Desinler diye... |
Dünyevileşme - 23/10/2012 |
Dünyevileşme |
Şehirler Ölüyor - 19/09/2012 |
Şehirler Ölüyor |
Bu hale nasıl geldik? - 28/04/2012 |
Dinimize göre yaşam mı ,Yaşamımıza göre din mi? |
Gelecek yüzyıl İslamın yüzyılı olacaktır. - 15/04/2012 |
Gelecek yüzyıl |
İnsanı Acı değil,kendine acımak bitirir... - 02/03/2012 |
İnsan ve Acı |
İKİ YAŞLI ADAM - 13/10/2011 |
Kim yapabilir ? |
DOSTLUK - 30/09/2010 |
Dostluk Şartları,Faydaları ve zararları |