Dünya ve Ahiret için
NAMAZ
Allah, şu kâinat sarayını kendisini tanıttırmak için inşâ etmiştir. Namaz, O’nu tanımaktır.
Allah, âlemi kendisini sevdirmek için nihâyetsiz zînetler ile süslemiştir. Namaz, O’nu sevmektir.
Allah, gördüğümüz hârika ihsanlarıyla bize olan muhabbetini gösterir.Namaz,O’na muhabbet ve itaattir.
Allah, görünen nîmet ve ikramlarıyla bize olan şefkatini ilân eder. Nihâyetsiz bir şefkat ise elbette nihâyetsiz bir hürmete layıktır. Namaz, O’na hürmettir.
Allah, yaptığı mükemmel san’atlarla bize gizli güzelliğini gösterir. Namaz, O güzele iştiyaktır.
Allah, benzersiz san’atlarıyla her şeyin kendisine has oluşunu ve kendi kudret eseri olduğunu i’lan eder. Namaz, O’nu tek, benzersiz ve ortağının olmayışını kabul etmektir.
Namaz, yaratılışın asıl vazifesi ve kulluğun esasıdır.
Namaz insanı yokluk karanlılarından varlık âlemlerine getiren ve onu câmit bir taş, ruhsuz bir ot veya şuursuz bir hayvan değil de eşref-i mahlûkat ve halîfe-i zemin olarak yaratan Allah’a, şükür ve O’nu en üstün bir şekilde övmektir.
Namaz, bütün mahlûkatın ibâdetlerine işâret eden kudsî bir haritadır.
Namaz, yaratılmış olmayı, abd oluşu, âciz, fakir, kusurlu ve fâni oluşu ve elbette ki yaratana muhtaç oluşu kabul ve izhardır. Yani namaz, kulluğun ilânıdır.
Namaz, haddini bilmektir.
Namaz, ibâdetlerin her çeşidini içeren nûrânî bir fihristedir.
Namaz, Allah’ın belirli vakitlerde manevî huzuruna yapılan davettir.
Namaz, mi’raçtır. Her Allahu Ekber bir basamağıdır.
Namaz, Allah’ın kullarına hediyesidir.
Namaz, kul ile Allah arasında yüksek bir bağlılık ve yakınlık, ulvî bir münâsebettir.
Namaz sevgiliyle yapılan kudsî bir sohbettir.
Namaz, her bir ruh ve vicdanın lakayt kalamayıp iştiyak ile yapmak istediği ulvî ve nezih bir hizmettir.
Namaz, fânilere tenezzül ve minnet zilletinden kurtulup Bâki’ye müteveccih olmaktır.
Namaz, bizi unutan ve elimize geçmeyen dünyayı, “Allâhu Ekber” diyerek elimizle arkamıza atıp vefasız dünyaya onu unutmakla ceza vermek ve dertlerimizi kalbin ağlamasıyla rahmet dergâhına döküp, Allah’ın Rahmet kucağına sığınmaktır.
Namaz, Kalp, ruh ve duyguların gıdasıdır.
Namaz, kabrin arkasında devam etmekte olan beşer yolculuğunda bir bilettir.
Namaz, dünyada manevî kuvvet, kabirde gıda ve ziya, mahşerde kurtuluş senedi, sırat köprüsünde Burak’tır.
Namaz, îmanı ışıklandırıp inkişaf ettirendir.
Namaz, Allah’ın büyüklüğünü kalplere yerleştirendir.
Namaz, akılları Allah’a yönelten ve ilahî adalet kanunlarına itaat ettirendir.
Namaz, kâinattaki Allah’a âit nizamı i’landır.
Namaz, kâinat ile ahenktir.
Namazsızlık ise; ilahî düzenden çıkmak, ahengi bozmak ve Allah’ın va’dini ve rahmetini suçlamaktır.
KUR’AN OKUMAK
-Kur’an’ın okunduğu yerde melekler ve temiz ruhlar da hazır bulunur.
-Tilavet olunan her bir harf bir hava zerreciğinin içini doldurup atmosferin uhrevîleşmesine vesile olur.
-Kur’an, okunduğu yere huzur, mutluluk ve bereket getirir.
-Okuyana da, dinleyene de sevinç ve tarifsiz bir huzur verir.
-Gam, tasa ve kederlerini dağıtır, ümitsizliklerini siler, onları manen canlı ve aktif bir hale getirir.
-Her türlü vesvesenin o insanlardan uzaklaşmasına vesile olur.
-Cinnî ve insî şeytanlara karşı onları korur.
-Kur’an okunan evin hayrı artar.Böyle evlere melekler toplanır.
-Kur’an okunan evin hayrı artar; böyle bir ev, içinde oturanları sıkmaz.
-Kur’an okunan evlere melekler toplanır; şeytanlar uzaklaşır.
-İçinde Kur’an okunan, anlam ve yorumuyla meşgul olunan ev, yıldızların yeryüzünü aydınlattığı gibi sema ehli için aydınlatılır.
TÖVBE VE PİŞMANLIK
HZ ADEM
Hz. Adem ve Havva dünyaya gönderilince hatalarından dolayı çok gözyaşı dökerek “ Ey Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve merhamet etmezsen şüphesiz hüsrana düşenlerden oluruz. (A’raf 7/23)
HZ NUH
Hz. Nuh’a uzun zaman zarfında pek az kişi tabi olması karşısında “Ya Rabbi mağlup düştüm bana yardım et “diyerek Allah’a yalvarır.(Kamer sh.10). Hz. Nuh’a gemiye yerleştiklerinde şöyle dua etmesi emredilir.”Bizi zalim kavminden kurtaran Allah’a hamdolsun. Ya rabbi, beni bereketli bir yere indir. Sen hayrul Muzazilinsin.(Mü’minun 23/28-29).Zalimlerin helakından sonra Hz. Nuh “Ya Rabbi!, şüphesiz (boğulmuş olan) oğlumda ailemdendir. Senin vaadin ise elbette haktır, sen hakimler hakimisin
HZ IBRAHIM
Hz. İbrahim “Ya Rabbi bana hikmet ver ve beni salih kullarından ilhak et. Sonra gelenler içinde bana lisanı sıdk (hayırla anılmak) nasib et. Beni; daim cennetinin varislerinden kıl. Babamı da bağışla .Çünkü o sapıtanlardandır. İnsanların diriltilecekleri günde beni mahcup etme. Öyle bir gün ki, o günde ne mal bir fayda verir ne de oğullar. Ancak kim selim bir kalple Allah’ın huzuruna gelse (o kurtulur). Şuara (26/83-89)
HZ LUT
Hz. Lut ‘un kavmi günahda ısrar edince “Ya Rabbi, beni ve ehlimi onların yaptıklarından kurtar. Şuara 26/169.Ve kavmi azabı getir de görelim deyince; Ya Rabbi bozguncu kavme karşı bana yardım et.”dedi. Ankebut(29/30)
HZ EYYUP
Hz. Eyyub: Ya Rabbi zarar bana dokundu ve sen Erhamer’rahiminsin (Enbiya 21/83) Kuran’daki diğer bir dua da” Ya Rabbi şeytan beni zorluk ve azaba uğrattı.(sad 38/41).
HZ YUSUF
Hz. Yusuf: Hz. Yusuf zindana atılmak veya Züleyha’nın dediğini yapmakla karşı karşıya kalınca “Ya Rabbi; zindan benim için onların davet ettiğinden daha sevimlidir. Eğer bu kadınların hilesini benden çevirmezsen onlara meyleder ve cahillerden olurum.(Yusuf 12/33).Hz. Yusuf rüya misal dünya saltanatına bedel gerçek saadetin olduğu beka alemini ister. Ve Ya Rabbi: bana saltanatla bir nasip verdin ve rüya tabirini öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan; sen dünya ve ahirette benim velimsin. Beni müslüman olarak vefat ettir ve salihlere ilhak eyle.(Yusuf 12/101)
HZ SUAYB
Hz. Şuayb: Bu peygamberin kavmi ona tabi olanları tehdit edip derler: “Ya bizim yolumuza dönersin ya da sizi bu beldeden çıkaracağız”. Hz. Şuayb şöyle dua eder: “Ya Rabbena bizim ile kavmimiz arasını hak ile aç sen hayrul fatihinsin.” (Araf 7/89)
HZ MUSA
Hz. Musa: Cenab-ı Hakk Musa (a. s)’a firavuna gidip tebliğde bulunmasını Beni İsrail’i kurtarmasını ister. Orada Hz. Musa şu meşhur duasını yapar: “Ya Rabbi kalbime inşirah ver, işimi kolaylaştır, dilimdeki düğümü aç, ta ki sözlerimi anlasınlar. Bana ehlimden kardeşim Harun’u yardımcı kıl onunla sırtımı kuvvetlendir. Onu işimde bana ortak kıl. Ta ki sana çokça tesbih edelim ve seni çokça analım. Şüphesiz sen bizi görmektesin.
HZ SÜLEYMAN
Hz. Süleyman: “Ya Rabbi beni bağışla ve benden sonra kimseye nasip olmayacak bir saltanat ver. Şüphesiz sen Vehhab’sın .(Sad 38/35)
Hz. Süleyman’ın diğer duası: “Ya Rabbi bana anneme ve babama ihsan ettiğin nimetine şükretmemi ve razı olacağın ameller yapmamı nasip et rahmetinle beni salih kulların arasına kat.(Neml 27/19)
HZ YUNUS
Hz. Yunus: Bu yüce Nebi balığın karnında şöyle yalvarır: “Ya Rabbi senden başka ilah yoktur. Seni tenzih ederim, muhakkak ben zalimlerden olurum .(Enbiya 21/87)
HZ ZEKERIYYA
Hz. Zekeriyya: “Ya Rabbi; kemiğim zayıflayıp gevşediği baş bembeyaz alev gibi tutuştu, sana dua etmekle de Ey Rabbim hiç bir zaman mahrum olmadım, Ya Rabbi gerçekten ben arkamdan yerime geçecekler hususunda korkmaktayım, karım da kısır onun için bana yardımcı ihsan buyur; bana varis olsun Yakup ailesine varis olsun ve onu ey Rabbim rızana kavuştur.(Meryem 19/ 4-6)
HZ ISA
Hz. İsa: Havarilerin gökten sofra istemelerine karşı Hz. Mesih şöyle dua eder; “Ya Rabbena bize semadan evvelimiz ve ahirimiz için bir bayram ve senden mucize olarak bir sofra indir. Bizi rızıklandır, Sen hayru-r razıkınsın.(Maide 5/114)
HZ MUHAMMED ( SAV)
Hz. Muhammed: Kur’an-ı Kerim de Peygamberimiz(s. a. v)’in ve pek çok duaları zikredilmiştir. Bu duaların hemen hepsi -kul- yani “deki” ifadesi ile başlamaktadır.
“-De ki: Ey mülkün sahibi olan Allah’ım, dilediğine mülk verir, dilediğinden çeker alırsın, dilediğini aziz eder, dilediğin, zelil kılarsın. Bütün hayır senin elindedir. Çünkü sen her şeye kadirsin, geceyi gündüze sokar, gündüzü geceye dahil edersin, ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın ve dilediğine hesapsız rızık verirsin.” (Al-I İmran 3/26-27)
-Bir iş veya yere sıdk ile girmek ve çıkmak için de ki; “Ya Rabbi sıdk ile beni girdir ve sıdk ile beni çıkar. Katından yardıma bir kuvvet ihsan buyur.” (İsra 17/80)
“Allahım! Kur’ân-ı kerîm hürmetine bana rahmet eyle, Kur’ânı bana îmân, nûr, hidâyet ve rahmet kıl, Allahım Kur’ân-ı kerîmden unuttuğum oldu ise bana hatırlat, anlamadığım olduğu ise bana anlat, gece ve gündüzde Kur’ân okumayı bana nasib et, Kur’ân-ı kerîmi lehimde hüccet kıl. Ey âlemlerin Rabbi.”
“Allahım! Din ve azmimde sebâtı, rüşdümde azîmeti, iyi işlere azmetmeyi senden isterim. Nimetine şükrü ve sana güzel ibâdet edebilmeyi senden isterim. Nimetine şükrü ve sana güzel ibâdet edebilmeyi senden isterim. Her şeyden sâlim ve huşû sâhibi kalbi, dürüst ahlâka sâdık ve zâkir lisâna sâhib olmayı, nîmetine şükür ile güzel ibâdet ve makbûl amellerde bulunmamı senden isterim. Bildiğin bütün iyilikleri senden ister ve bildiğin bütün kötülüklerden sana sığınırım. Bildiğin bütün günahlardan sana tevbe ederim. Sen bilirsin ben bilemem. Bütün gizli şeyleri en iyi bilen sensin. Allahım! Geçmiş-gelecek, gizli-âşikâre ve senin bildiğin bütün kusurlarımı mağfiret et. İlk ve son, herşeye kaadir ve her gizliyi bilen sensin.
(Ya Rabbi, Sana ve Resulüne itaat etmemizi ve bildirdiklerinle amel etmemizi nasip eyle!)
(Ya Rabbi, faydasız ilimden, makbul olmayan ibadetten ve kabul edilmeyen duadan sana sığınırım.)
(Ya Rabbi, bildiğimiz-bilmediğimiz bütün iyilikleri ver, bildiğimiz-bilmediğimiz bütün kötülüklerden de koru!)
(Ya Rabbi, her işimizin sonunu güzel eyle, dünya sıkıntılarından ve ahiret azabından bizi koru!)
(Ya Rabbi, bizi sabreden ve şükredenlerden eyle!)
(Ya Rabbi, bizi dostlarına dost, düşmanlarına düşman olanlardan eyle!)
(Ya Rabbi, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten ve her çeşit hastalıktan sana sığınırım!)
(Ya Rabbi, işinde sebat eden, nimetine şükreden, ibadetini güzel yapan ve doğru konuşanlardan eyle!)
(Bedenime, kulağıma, gözüme sıhhat ver! Küfürden, fakirlik ve kabir azabından sana sığınırım.)
(Ya Rabbi, kusurlarımızı ört, korkulardan emin kıl ve borçlarımızı ödememizi nasip et!)
(Ya Rabbi, sıhhat, afiyet ve güzel ahlak ver! Kaza ve kaderine rıza gösterenlerden eyle!)
(Ya Rabbi, gece ve gündüz gelecek kötülüklerden, sıkıntılardan kötü arkadaştan ve kötü komşudan sana sığınırım.)
(Ya Rabbi, ölünceye kadar ibadet etmemizi, ömrümüzün hayırlı amellerle sona ermesini nasip et ve Cennetini ihsan eyle!)
(Ya Rabbi, zulmetmekten, zulme uğramaktan sana sığınırım.)
(Bize dünya ve ahirette iyilik, güzellik ver ve Cehennem azabından bizi koru!) [Tergib]
KUR'AN DAN DUALAR
Ey Rabbimiz bize dünya ve ahirette iyilik ver, bizi Cehennem azabından koru! (Bakara 201)
Ey Rabbimiz bize sabır, cesaret ve sebat ver, kâfirlere karşı bize yardım et! (Bakara 250)
Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği işleri de yükleme, bizi affet, bizi bağışla, bize acı, sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirlere karşı bize yardım et! (Bakara 286)
Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi kaydırma! [bizi sapıtma] Bize, tarafından rahmet bağışla! Lütfu en bol olan sensin. (Al-i İmran 8)
Ey Rabbimiz, iman ettik; günahlarımızı bağışla, bizi Cehennem azabından koru. (Al-i İmran 16)
Ey Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığı bağışla; ayaklarımızı [yolunda] sabit kıl; kâfirlere karşı bizi muzaffer eyle! (Al-i İmran 147)
Ey Rabbimiz, “Rabbinize inanın” diyen davetçiyi [Peygamberi] işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al! Ey Rabbimiz, bize, Peygamberlerin vasıtasıyla vaad ettiklerini de ikram et ve kıyamette bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vaadinden caymazsın. (Al-i İmran 193-194)
Ey Rabbimiz, bize çok sabır ver, müslüman olarak canımızı al! (Araf 126)
Ey Rabbim, beni ve neslimi namazı devamlı kılanlardan eyle; duamı kabul et, kıyamette hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla! (İbrahim 40-41)
Ey Rabbim, bana hikmet ver ve beni salihler arasına kat! (Şuara 83)
VEDA HUTBESİ
Bu Hutbe, M.S. 632 yılında Hz.Muhammed (S.A.V.) Efendimiz tarafından yüzbin'i aşkın müslümana irad edilmiştr.Hz. Muhammed (S.A.V.) Allaha hamd ve senâdan sonra şöyle buyurmuştur.
EY İNSANLAR!
Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha buluşamayacağım.
EY İNSANLAR!
Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.
ASHABIM
Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur.
EY İNSANLAR!
Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allahın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdulmuttalibin oğlu (amcam) Abbasın faizidir.
ASHABIM!
Cahilliyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalibin torunu (yeğenim) Rebîanın kan davasıdır.
İNSANLAR!
Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!
EY İNSANLAR!
Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allahtan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde haklarınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.
MÜMİNLER!
Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kurandır.
MÜMİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...
ASHABIM!
Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.
EY İNSANLAR!
Allah Teala her hak sahibine hakkını vermiştir. Varis için vasiyete gerek yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina yapan için mahrumiyet vardır. Babasından başkasına ait olduğunu iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allahın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların düşmanlığına uğrasın! Cenab-ı Hak bu insanların ne tevbelerini ne de şehadetlerini kabul eder.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?
Allahın risâletini tebliğ ettin, görevini yerine getirdin, bize vasiyet ve nasihatte bulundun diye şehadet ederiz.
(Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Müslüman Çocuğun Edebi - Görgü Kuralları
İslâm; doğumdan ölüme kadar hayatın ne şekilde yaşanacağını, davranışların nasıl olacağını, iç ve dış dünyamızın ne şekilde bir yapıya kavuşturulacağını tespit etmiştir. Madden ve mânen sağlıklı bir fert, sağlıklı bir aile ve sağlıklı bir toplumun yolu İslâmın emrettiği hayat tarzını yaşamak ile mümkün olabilecektir.
Her hayrın başı Besmeledir !
Her hayırlı işe Bismillahirrahmanirrahim ile başlanır. Sonunda da Elhamdülillah denir.
Sevgili Peygamberimiz: "Bir işe besmele ile başlanılmaz sonunda da Elhamdülillah denmezse o işte
hayır olmaz"buyurmuştur. Çünkü besmele çekerek kul ile Allah arasındaki gerçek alâka kurulmuş
olur. Nerelerde besmele çekilir veya çekilmez bir kaç misal verelim:
"Yemek yemeğe, abdest almaya ve hayırlı işe başlarken besmele çekmek sünnettir.
. Tuvalete girerken besmele çekmek mekruhtur.
. Haram olan birşeyi yapmaya başlarken besmele çekmek haramdır.
Biz müslümanlar haramlardan kaçınacağız.
. Kat'i olarak haram olan bir şeyi işlerken besmele çeken kâfir olur.
. Kapıları açıp kapatırken, mutfaktaki yemek kaplarının kapaklarını açarken, yemek yaparken,
ocak yakarken, mutfağa girerken besmele çekmek sünnettir.
. Süt, su, çay, ilaç içmeye başlarken besmele çekilir.
. Sakalı tamamen keserken besmele çekmek câiz değildir.
SELAM VERME ADABI:
Müslümanlar birbirleri ile karşılaşınca selamlaşır ve tokalaşır.
Selam vermek sünnet, verilen selamı almak farzdır.
1. İslam'ın emrettiği selamı unutma.
2. Tanıdığın veya tanımadığın Müslümanlarla karşılaştığın zaman selam vermeyi ihmal etme
(Esselamü Aleyküm).
3. Selam verme şekli şöyle:
a) Binek üzerinde olan yürüyene,
b) Yürüyen oturana,
c) Az kişiler çok kişilere,
d) Küçükler büyüklere selam verirler.
4. Verilen selama onun misliyle veya ondan daha güzel bir şekilde cevap ver.
5. Konuşmadan önce selam ver. Peygamberimiz bir Hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor:
"Kim selamdan önce konuşmaya başlarsa ona cevap vermeyin"
KONUŞMA ADABI
Şahsımıza karşı vazifelerimizden biri de dilimizi terbiye ve islah etmektir. İnsan iyi ve kötü bir çok
şeyi dilinden bulur. Birçok insan dili sebebiyle en büyük musibetlere uğramışlardır.
İnsanları cehenneme sürükleyip götüren de dilleridir.
01. Söylediği sözün nereye varacağını, düşünmek.
02. Dünya ve ahiret için faydası olmayan sözleri söylememek.
03. Sözleriyle kimsenin gönlünü kırmamak.
04. Musibet ve felaket getireceğinden korktuğu şeyi söylememek.
05. Konuşurken başkasının sözünü kesmemek.
06. Bir insanı över veya yererken aşırı gitmemek.
07. Büyüklerin yanında yüksek sesle konuşmamak.
08. Boşboğazlık, gevezelik etmemek.
09. Söylerken ağzını eğip büzmemek, avurt çatlatmamak, ustalık, bilgiçlik satmamak.
10. Konuşurken karşısındakini hiçe sayarak ukalalık yapmamak, onun sözlerinde ayıp ve kusur
aramamak.
11. Dilini la'nete, küfüre ve kaba konuşmaya alıştırmamak.
12. Kendisine verilmiş bir sırrı başkasına söylememek. .
13. Yalan yere bir söz vermemek, yapamayacağı bir şeyi söylememek.
14. Yalan söylemekten, yeminden, gıybet etmekten, koğuculuktan sakınmak.
15. Başkalarıyla alay etmemek, kimseye kötü bir ad takmamak.
GÜZEL SÖZLER ADABI
Söz söylerken güzel söylemek, kabalık yapmamak, karşısındakilerin halini gözetmek, dokunacak
sözlerden ve tasavvurlardan sakınmak Müslüman'ın vazifesidir.
Kur'an-ı Kerim yedi çeşit insanın peşinden gitmeyi ve onları dinlemeyi yasak etmiştir.
1- Doğruya ve yalana çok yemin eden.
2- Fikir ve düşüncesi düşük olan.
3- Şuna buna söven, la'net eden, daima kusur ve ayıp araştıran.
4- Bir yerde konuşulan şeyleri başkalarına taşıyan.
5- Cimri ve son derece sıkı olan ve insanları iyilikten çeviren.
6- Hakkı tanımayan ve mütecaviz olan.
7- Günaha dadanan, şerefsiz ve soysuz olan.
EVE GİRİŞ ÇIKIŞ ADABI
1. Kapının sağında veya solunda durmak.
2. Kapıya 3 defa vurmak, izin verilir ise, içeriye girmek, izin verilmez ise geri dönmek.
3. Eve girince ve çıkarken "Esselamü Aleyküm" diyerek selam vermek.
4. Evden çıkınca "Bismillahi tevekkeltü al-Allah la havle vela guvvete illabillah" demek.
YEMEK YEME ADABI
01. Sofra hazırlanırken yardımcı olmak.
02. Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak.
03. Büyükleri sofraya oturmadan sofraya oturmamak.
04. Besmele çekip, Allah'a vermiş olduğu nimetler için şükür etmek.
05. Yemeğe önce yaşça veya mevkice büyük olan kişinin başlaması uygundur
06. Sağ eliyle yemek.
07. Lokmayı ağza göre almak ve iyice çiğnedikten sonra yutmak.
08. Lokmayı yutmadıkça ikinci lokmaya el uzatmamak.
09. Önündeki yemeği soğutmak için, yemeğin içine üflememek.
10. Başkalarını tiksindirecek, iğrendirecek harekette bulunmamak ve söylememek.
11. Ağızda yemek varken konuşmamak, gülmemek.
12. Başkasının lokmasına ve yediğine bakmamak.
13. Elini yemek kabına silkmemek ve lokmayı ağzına götürürken başını tabağa doğru uzatmamak.
14. Yemek seçmemeye özen göstermek.
15. Yemeği aynı kaptan yeyip, tabağın ortasından değil, kendi önünden yemek.
16. Lokmasını ve aldığı yemeği bitirmek.
17. Tabaklarda artık, sofrada kırıntı bırakmamak.
18. Toplu yemek yenirken herkes yeyip bitirmedikçe sofradan kalkmamak.
19. Yemek bitince "Elhamdülillah" demek.
20. Yemeği yapana teşekkür etmek.
21. Sofra kaldırırken yardımcı olmak.
22. Yemek sonrası elleri yıkamak, dişleri fırçalamak.
23. Sokaklarda yemek yememek ve içmemek.
24. Gezinerek yemek yememek.
25. Helalinden, temiz yemek ve Allah'a şükretmek.
26. Acıkmadan yemek yememek.
Bir hadis-i şerifte:
"Sizden biriniz yiyeceği zaman sağ eli ile yesin, içeceği zaman da sağ eli ile içsin.
Zira şeytan sol eliyle yer, sol eliyle içer." buyurulmuştur.
SUYU İÇME ADABI
1. Besmele çekmek.
2. Suyu bardaktan (veya tasdan) içmek.
3. Suyu oturarak içmek.
4. Bardağı sağ el ile ağıza götürmek.
5. Bardağın içine nefes vermemek.
6. Suyu üç yudumda içmek sonunda Elhamdülillah demek; su içmenin adaplarındandır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
"Suyu çocuğun memeyi emmesi gibi için. Depodan doldurur gibi içmeyin. Ondan ciğer hastalıkları zuhur eder."
TUVALET ADABI
1. Tuvalete girmeden önce Eüzü Besmele çekmek.
2. Sol ayak ile girmek.
3. İhtiyacı ayakta değil, oturarak gidermek.
4. Tuvalette konuşmamak, bir şeyler yememek, oyalanmamak.
5. Tuvaletten çıkmadan temizlik kontrolü yapmak (elleri yıkamak).
6. Sağ ayak ile çıkmak.
7. Çıkınca "Gufraneke" demek, adaptandır.
YATMA ADABI
1. Yatmadan önce elleri yıkamak.
2. Dişleri fırçalamak.
3. Kıyafetlerle değil, pijamalarla yatmaya özen göstermek.
4. Giysilere sağdan giymeye başlamak.
5. Besmele çekip sağ tarafa doğru dönüp yatmak.
6. Yatmadan önce dua etmek, adaptandır.
GÖZ KULAK GİBİ AZALARIN TERBİYESİ
Müslüman'a başkalarının kanı, ırzı, namusu, malı haramdır. Kendisinin olmayan herhangi bir şeye
kötü gözle bakmamak, kendi canı, namusu, malı nasıl mukaddes ise, başkalarınınkini de aynı
şekilde kabul etmeli, kendini tamamen haramdan ve kendisine ait olmayan her şeyden çekmek
İslâm'ın emridir.
TOPLANTILARDA ADAB
Kur'an-ı Kerim ve Hazret-i Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir mecliste nasıl davranılacağını bildirmiştir .
01. Bir toplantıya herkesi iğrendirecek elbise ile, fena kokularla gitmemek,
02. Mecliste daima güler yüzlü olup, ekşi suratlı ve geveze olmamak,
03. İleri geçip oturmamak, hakkı olmadıkça ileriye geçmemek,
04. Kendisinden yaşça ve bilgice yüksek olanlara hürmet etmek,
05. Anası, babası veya hocasına daha çok hürmetli olmak,
06. Oturanlara sıkıntı verecek hallerden sakınmak,
07. İki kişi arasına oturmak lazım gelirse, onların iznini istemek,
08. Sonradan gelene yer göstermek,
09. Kendisinden büyük olanların yanında ayak ayak üstüne koymamak,
10. Ev sahibinin, misafiri uğurlaması,
11. Kalabalık içinde iki kişi arasında gizli konuşulmaması,
12. Esnememek, mecbur olursa eli ile ağzını kapamak,
13. Öksürme veya geğirme ile çevreyi rahatsız etmemek, tiksindirmemek,
14. Meclis ve toplantılarda edebe riayet etmek.
KOMŞULARIMIZA KARŞI VAZİFELERİMİZ
Aile ve akrabamızdan sonra bize en yakın olan komşularımızdır.
Komşularımıza olan vazifelerimizin başlıcaları şunlardır:
1. Komşulara el ve dil ile eziyet etmekten kaçınmalıdır. Evde gürültü yapmak, dökülen çöplerle
komşuları zor durumda bırakmak, vb. Müslümanlıkla bağdaşmaz. "Peygamberimiz: "Allah'a ve
âhiret gününe İman eden komşusuna eziyet etmesin buyurmuştur. (Sahihi Buhari)
2. Komşusunu çaresizlik içinde gören kimse, onun yardımına koşmalıdır. Cenabı Hak bir ayeti
kerimede komşuya iyilik edilmesini tavsiye etmektedir. (Nisa Suresi: 36)
3. Komşunun evini, kendisinin bulunmadığı zamanlarda korumak,
4. Komşuları zaman zaman ziyaret etmek, hastalandıklarında kendileriyle yakından ilgilenmek,
Komşu hakkının önemini Peygamber Efendimiz şu hadisi şeriflerinden daha iyi anlamaktayız:
"Cebrail, bana durmadan komşuya iyilik yapmayı tavsiye etti. Bu sıkı tavsiyeden,
komşuyu komşuya mirasçı yapacağını zannettim. (Sahihi Buhari)
Komşumuz Müslüman olmasa bile onlarla iyi geçinmek (örnek olmak), eziyet etmekten
sakınmak, iyi davranışlar içinde bulunmalıyız.
MİSAFİRLERE KARŞI VAZİFELERİMİZ
Misafirleri güzel bir şekilde ağırlamak, Müslümanlığın emirlerindendir.
Peygamber Efendimiz, kendisini ziyarete gelenlere elinde bulunan yiyeceklerden bol bol yedirir,
hatta ev halkıyla birlikte geceyi aç olarak geçirdiği zamanlar da olurdu. Bir hadisi şeriflerinde şöyle
buyurulmakta: "Allah'a ve Kıyamet gününe iman eden kimse, misafirine ikram etsin (Sahihi Buhari)
Atalarımız kahramanlığı ve dürüstlüğü yanında, misafirperverliği de, sahip olduğu eşsiz
üstünlüklerindendir. Bugün yurdumuzun birçok Köylerinde, misafirler için ayrılmış özel yerler vardır.
Misafirlerimize karşı olan vazifelerimizden başlıcalar şunlardır:
1. Misafirleri güler yüz ve tatlı dille karşılamak,
2. Yediğimiz içtiğimiz şeylerin en iyisini onlara sunmak,
3. Misafirlerin üzerine fazla düşüp onları sıkmamak,
4. Misafirlerin yanında çocukları ve hizmetçileri azarlamamak,
5. Topluluklarda dikkat ettiğimiz önemli noktalara, misafirlerin yanında da dikkat etmek.
ZİYARETLERİN ADABI
Müslümanların birbirlerini ziyaret etmeleri, aradaki sevgi, saygı ve dayanışmayı kuvvetlendirir.
Zaman zaman akraba, yaşlı ve hasta kimseler ziyaret edilmek suretiyle gönülleri alınmalıdır.
Ancak ziyaretlerin, usulüne uygun olarak yapılması gerekir.
Ziyaretlerle ilgili edepleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Ziyaretlerin vakti iyi seçilmelidir. Uyku, yemek ve iş zamanlarında ziyarete gidilmemelidir.
2. Ziyaretlere giderken, temiz ve düzgün elbiseler giyilmelidir.
3. Ziyaret edilen evin kapısı çalınmalı, ev sahibi izin verdikten sonra içeri girilmelidir.
4. Ziyaret sırasında güler yüz gösterilmelidir.
5. Ziyaretine gidilen evde bulunanların, sevinçleri ve kederleri paylaşılmalıdır.
6. Ev sahibinin işi varsa, ziyareti uzatmadan müsaade isteyerek ayrılmalıdır.
7. Ziyaret edilen kimsenin yaş, akrabalık veya hastalık gibi durumları
göz önünde bulundurularak, konuşma şeklinde dikkat edilmelidir.
8. Özellikle yaşlılar ile hastalar, sık sık ziyaret edilmelerini beklerler.
Bu bakımdan bu kimselerin ziyaretleri diğerlerine göre daha fazla yapılmalıdır.